23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılarak, Türk Milleti’nin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünyada benzeri olmayan bir anlayışla, iki önemli unsuru bir araya getiren milli bayramımızdır. Cumhuriyetimizin 100. yılında milli egemenliğin, milli değerlerin ve Atatürk devrimlerinin daha iyi anlaşılıp hakkıyla uygulanabilmesi için Kepirtepeliler Eğitim Vakfı olarak el ele mücadeleye devam ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, 99 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kuran tüm kahramanlarımızı şükranla anıyor; aziz şehitlerimize rahmet diliyor; bütün milletimizin ve özellikle çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.
Selahaddin Gül
Kepirtepeliler Eğitim Vakfı Başkanı
Atatürk’ün Milli Egemenlik ve Çocuklar Hakkında Sözleri
“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”
“Egemenliği, milletin üzerinde tutmak demek bu egemenliğin bir zerresini dahi, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir.”
“Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceğini başka birinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.”
“Bu kadar acı tecrübeyi geçiren milletin, bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır. Milletimiz, hiç kimsenin iznine gerek görmeden ve müsaade etmeyenlere karşı isyan ederek, milli egemenliğini kazanmış ve öylece kullanmıştır. Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.”
“Çoğu ailelerin öteden beri çok kötü bir alışkanlıkları var; çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar lâfa karışınca, sen büyüklerin konusuna karışma der, sustururlar. Artık çocuklarımızı düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da, başkalarının samimî düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız.” (Atatürk’ten Hatıralar, Hasan Rıza Soyak, Yapı Kredi Yayınları)
“Küçük Hanımlar Küçük Beyler;
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek, Ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz!”
Tarih Boyunca 23 Nisanlar
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Büyük Millet Meclisinin açılışı ile beraber Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921’de milli bayram olarak kutlanmaya başladı. Atatürk bu bayramı 23 Nisan 1929’da çocuklara armağan etti. Böylece 23 Nisan ilk defa, 1929’da “Çocuk Bayramı” olarak kutlandı. Ardından, 1935’te “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmaya devam edildi. 1983’te ise bayramın adı “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak değiştirildi.
23 Nisan 1920 günü bir milletin kaderi değişti. Millet Meclisi açıldı, ulusun egemenliği ilan edildi. Atatürk, bu anlamlı günü çocuklara armağan etti. 1921’den itibaren “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. İlk 23 Nisan kutlamaları, Ankara’da yapıldı. Kutlamalara öğrencilerin katılması bayrama ayrı bir neşe kattı. Atatürk’ün desteğini alan Himaye-i Etfal Cemiyeti, yani Çocuk Esirgeme Kurumu, 23 Nisan 1923’te yetim çocuklara yardım için harekete geçti. Böylece 23 Nisan, çocuklarla özdeşleşti. Sonraki yıllarda kutlamalar tüm yurda yayıldı. Türkiye’nin ilk milli bayramı olan 23 Nisan, yıllar içinde daha anlamlı bir hâl aldı. Ulu Önder Atatürk, 23 Nisan’ı çocuklara armağan etti. İlk Çocuk Bayramı kutlaması da 23 Nisan 1929’da Atatürk’ün himayesinde Ankara’da gerçekleşti. 1933’te ise Atatürk yeni bir gelenek başlattı. Ulu Önder çocukları makamında ağırladı ve onlarla sohbet etti. 1979 yılının Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çocuk Yılı olarak ilan edilmesi üzerine, TRT tarafından bütün dünya çocuklarını kucaklamayı amaçlayan bir proje hazırlandı. Dünyada çocuklarına “bayram” armağan edilen tek ülke olan Türkiye’de 23 Nisanlar tüm dünyadan çocuklarının katılımıyla kutlanmaktadır.
Anadolu’nun yokluk içinde olduğu yıllarda kutlanmaya başlanan 23 Nisan bayramlarında, aradan geçen yıllarda coşku daha da arttı. Son yıllarda milli bayram kutlamalarına getirilen kısıtlamalar ve yasaklar ise Türk milletinin Ata’sına ve bayramlarına bağlılığını daha da güçlendirdi. Anıtkabir, her geçen yıl milyonlarca vatansever tarafından ziyaret ediliyor. Atatürk’e ve ulusal egemenliğe olan sevgi ve bağlılık artarak devam ediyor.
“Çocuk” Bayramı
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarken, geleceğin teminatı olan çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde hazırlamanın; aslında kendi geleceğimize, ülkemizin geleceğine katkıda bulunmak anlamına geldiğinin bilincindeyiz. Ülkemizin daha da gelişip kalkınması, Atatürk’ün hedeflediği gibi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması için, yarının büyükleri olan çocuklarımızın, sorumluluklarının bilincinde, ülkesini ve milletini seven, kendi toplumunun ve evrensel anlayışın doğrularından haberdar olan, okuyan gençler olarak yetişerek ülkemizin geleceğini aydınlatacaklarına olan inancımız tamdır. Sevginin, kardeşliğin, hoşgörü ve barışın hakim olduğu bir dünyada el ele yaşamayı ümit ediyoruz.
Ancak, ne yazık ki, 23 Nisan’lar toplumun geneli tarafından sadece “Çocuk Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Oysa çocuk gelinler, çocuk işçiler, çocuk istismarı sorunlarının devam ettiği, her yıl binlerce çocuğun önlenebilir sebepler yüzünden yaşamını yitirdiği; eğitimden ve sağlıklı yaşamdan yoksun kaldığı bir süreçte “Çocuk Bayramı” kutlamanın nasıl bir anlamı olabilir?
Ülkemizde çocukların çağdaş, kaliteli ve fırsat eşitliğine dayalı bir eğitim almalarının sağlanması yerine, eğitim sisteminde şekil değişiklikleri yapılmasının ya da eğitim kurumlarının “nitelikli – niteliksiz” diye sınıflandırılmasının çocuklara hiç bir yararı olmadığını belirtmek istiyoruz.
Sadece “Çocuk Bayramı” değil, aynı zamanda “Milli Egemenlik” Bayramı
23 Nisan yalnız çocukların değil, milli egemenliğin de coşkuyla vurgulandığı bir bayramıdır. 23 Nisan 1920, devlet yönetiminde millet egemenliğinin üstün kılındığı tarihtir. Ulusal egemenlik bayramı Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilmişse bunu bir emanet, miras olarak düşünmek gerekir. Yıllar içinde bu bayramın “ulusal egemenlik” vurgusunun kaybolduğunu ve giderek çocuk şenliğine indirgendiğini görmekten üzüntü duyuyoruz.
Padişahlıktan cumhuriyete geçişin en önemli ayağı meclistir. Babadan oğla geçen hakimiyetin, seçmenden meclise doğru değişmesi en önemli devrimdir. Diğer yandan, günümüzde olduğu gibi, kendi vekilini seçemeyen, sadece genel başkanların listesini oylayan yurttaşların egemenliği eksik ve sakattır. “Ben bir lider seçeyim, geri kalan herkesi o seçsin, her şeye o karar versin” anlayışında olanlar, milli egemenliği çok yanlış anlamışlardır. Hele ki her türlü yetkiyle donatılmış bir kişinin tüm milletin kaderini etkileyen konularda tek başına kararlar alıyor, uygulamalar yapıyor olması, millet iradesinden, milli egemenlikten çok uzaktır. Belli aralıklarla önümüze konan sandıklar millet egemenliğinin mecliste temsilcisiymiş gibi gösterilse de aslında kendi vekilimizi hatta belediye başkanımızı değil, parti logolarını seçmekteyiz. Ulusal egemenliğimizde seçim barajının, kürsü dışındaki dokunulmazlıkların ve ön seçimsiz vekil atamalarının gölgesi vardır. Millet yek bir organizma değildir, dolayısıyla, çoğunluk herkes demek değildir. Seçenin ve seçilenin özgürleştiği, aralarındaki elit uzaklığın azaldığı bir ülkede “milli egemenlik” bir slogan değil, bayramdır aslında. Meclisin 99. kuruluş yıl dönümünde, milli egemenliğin ne kadar uygulanabiliyor olduğunu tartışıyor olmamız çok hazin bir tablodur. Bugün için ulusal egemenlik bayramına dair elimizde kalan tek şey “çocuk şenliği” oysa.
Dünyada kendisine bir bayram hediye edilmiş olan sadece bizim çocuklarımız. Keşke bayrama esas gerçek ulusal egemenliği de hediye edebilseydik onlara. Böyle bir çocuk bayramından mahrum milyonlarca çocuğun ülkesinde seçim yasaları, seçilme koşulları ve sorumlulukları çok daha adil ve hukuki. Gücü elinde bulunduranlar yönetime dahil ve egemen oluyor, toplumun ötekileştirilen kesimleri ise kendilerine dayatılanlar arasından seçim yaparak bayram ediyor (!) Ve gelecek nesiller de bu kısır döngüde milli egemenliği yaşamaya çalışıyor.
Ortak kaderimizin değiştiği, tebaa olmaktan millet olmaya geçtiğimiz bu önemli tarih sevgililer günü ya da tatil değildir. 23 Nisanlardaki kutlama ve eğlence, düşünme ve değer bilmenin önüne geçmemelidir. Biz Cumhuriyet’in Köy Enstitüsü kültürünü yaşatan Kepirtepeli bireyleri olarak; elbet çocuklarımızla şarkılar da söyleyeceğiz, 23 Nisan 1920’ye nasıl ulaştığımızı da anlatacağız, toplumca geleceğimizin nasıl olacağını da konuşacağız. Milletin egemenliği kalıcı ve sahici olsun diye öğretmeye, paylaşmaya birlik ve beraberliğimizi arttırmaya devam edeceğiz. Ülkemiz İslam ülkeleri arasında egemenliğin kayıtsız, koşulsuz ulusa ait olduğu tek örnektir, bunun değerini bileceğiz. Millet iradesinin meclise gerçekten yansıtıldığı, çocuklarımızın 365 gün boyunca değer gördüğü 23 Nisanlara ulaşabilmek için çalışacağız.