Ülkemizde ve dünyada mesleğini büyük bir özveriyle yapan, gelecek nesillerin yetişmesinde, değerlerin yarınlara aktarılmasında bir meşale gibi toplumları aydınlatan tüm öğretmenlerin “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü”nü kutlarız.
Neden 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü Olarak Kutlanıyor?
5 Ekim 1966 günü ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ve UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) ortak toplantısında ”Öğretmenlerin Statüleri Hakkında Tavsiye Kararları” kabul edilmiş ve bu kuruluşların Türkiye temsilcileri tarafından da imzalanmıştır. Bu toplantıda, öğretmenlerin okul ve toplum içindeki işlevleri ve öğretmen sorunlarını dile getiren çalışmalar uluslararası düzeyde ele alınmıştır. ILO, UNESCO ve Uluslararası Öğretmen Örgütlerinin katkılarıyla hazırlanan belgede, öğretmenlik mesleğine hazırlanma, eğitim politikası, öğretmenlerin ekonomik ve toplumsal durumu, hizmet ve çalışma koşullarını kapsayan 146 madde bulunmaktadır. Tavsiye kararlarının alındığı tarihin yıldönümleri de Eğitim Enternasyonali’nin kararı ile 1993’ten bu yana tüm dünyada ve ülkemizde 5 Ekim “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır. Eğitim ve bilim camiası için 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, klasik anlamda sadece “kutlanan” bir gün değil, eğitim çalışanlarının uluslararası alanda birlik, dayanışma ve örgütlü mücadelenin simgesi olan evrensel bir gündür.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü Türkiye’de ilk kez Eğitim-İş Sendikası tarafından kutlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık yüzlü öğretmenlerini; dünyanın aydınlık yüzlü öğretmenleriyle buluşturmuştur. 5 Ekim bu bağlamda tüm dünya öğretmenleriyle birlikte emeğe, hak ve özgürlüklere, öğretmenlik mesleğine ve onun saygınlığına, öğrencilere, onların eğitimine ve aklın özgürleşmesine sahip çıkmanın adıdır. Kepirtepeliler Eğitim Vakfı olarak, öğretmenlerimizin sorunlarının dile getirildiği her günü önemsiyoruz. Bazı sendika ve kuruluşların 5 Ekim, 24 Kasım gibi ayrımlar yapmalarını da anlamlı bulmuyoruz. Birinin diğerini reddetmesi gibi yaklaşımların, eğitim ve bilim çalışanlarında rahatsızlık yarattığını biliyoruz.
Türkiye’de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Bu, 1981 yılında başlamış bir uygulamadır. 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği”ni kabul ettiği gündür. Bakanlar Kurulu, Mustafa Kemal Atatürk’e “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” unvanını 11 Kasım 1928’de yaptığı toplantıda vermiş ve bu ünvan, 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnamesi’nin yayımlanması ile resmileşmiştir. Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında onun “başöğretmen” oluşunun yıldönümlerinde ülke çapında Öğretmenler Günü kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşir.
Kendi kültürel ve tarihi özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde farklı tarihler Öğretmenler Günü olarak belirlenmiştir. Örneğin 12 Arap ülkesinde her yıl 28 Şubat günü, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Öğretmenler Gününün tatil olup olmadığı da ülkesine göre değişir.
Eğitim Sistemimizin ve Öğretmenlerin Sorunları Neler? Öğretmenler Hangi Çözümleri Bekliyor?
Türkiye’de öğretmenler, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralardadır. Öğretmenlik mesleği ve mesleki idealleri, iktidar eliyle uygulanan yanlış politikalarla birlikte hızla yozlaştırılmaktadır. Ülkeyi yönetenlerin ve eğitim politikalarına yön verenlerin öğretmenlik mesleğinde yıllar içinde yaşanan nitelik kaybının artmasında en büyük paya sahip oldukları açıktır. Bu nedenle bugün eğitim alanında yaşanan sorunların sorumlusu aranacaksa, esas sorumluların öğretmenlerimiz değil, siyasi iktidar ve MEB olduğu bilinmelidir.
Sorunlar tespit edilerek düzeltileceği yerde 700 bine yakın öğretmen bu yıl da umutsuz bir bekleyiş içerisinde 5 Ekim Dünya Öğretmenler gününü kutlamaktadır. Ülkemizdeki siyasi iktidarların öğretmenlerimize armağanı ise, malesef, kadrolaşma, eğitimin niteliğini değiştirme, açlık sınırına yakın ücret, bilimsellikten ve ulusal değerlerden yoksun müfredat programları, yok sayılan sanat eğitimi, ezberci ve eleyici eğitim sistemi, kariyer basamakları ile derecelendirme, meslek liselerinin birçok bölümünün kapanma noktasına getirilmesi, sözleşmeli öğretmenlik, kalabalık sınıflar, YÖK’ü siyasileştirme, yargı kararlarını tanımama gibi olumsuz süreçlerdir. Bu sorunlar sarmalındaki eğitim büyük bir çıkmazdadır.
Bütün bu sorunlar yetmiyormuş gibi, son dönemde, 652 sayılı KHK ile eğitim sistemini temelden sarsan, Atatürk ilke ve devrimlerini, Cumhuriyet’in kazanımlarını ortadan kaldıran, ulusal eğitimi adeta dinamitleyen bir yasal düzenlemeyi dayatmaktadır. 652 sayılı KHK ile öğretmenlerin çalışma saatlerinin azlığından şikâyet ederek 08.00–17.00 mesaisi uygulanmak istenmektedir. Oysa dünyada eğitim çalışanları içinde en fazla çalışan, Türkiye’deki eğitim emekçileridir. Ülkemizde öğretmenin yıllık çalışma süresi 1832 saat iken, KHK’da örnek alınan OECD ülkelerinde bu süre 1652 saattir. Sokakta 400 bin civarında atanamayan öğretmen iş ararken, 160 bin öğretmen açığının olması anlaşılır bir durum değildir. Öğretmen açığının ücretli öğretmen uygulamasıyla kapatılmaya çalışılması, eğitimin niteliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca bu durum, düşük ücretler verilerek çalıştırılan, neredeyse 70 bin kişilik bir ücretli öğretmen ordusu yaratmaktadır. Bu koşullara bağlı olarak eğitimin sürekliliği bölünmekte ve başarısız öğrenci sayısı katlanarak artmaktadır.
Nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olduğu gerçeği ortadadır. Bu nedenle öğretmen yetiştirme ve kadrolu istihdam konusundan başlayarak, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim camiasının yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretilmesi bir zorunluluktur.
Cumhuriyet’in öğretmenleri olarak, öğretmenlerin çalışma koşullarının düzeltilmesi, öğretmenlerin ekonomik ve sosyal statülerinin yükseltilmesi dileğiyle, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününü kutluyoruz.
Bu özel günde Ulu Önder Atatürk’ün öğretmenlik mesleğine dair sözlerini hatırlayalım:
Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim-İş, Eğitim-Sen