1964 mezunlarımızdan, Kepirtepeliler Eğitim Vakfı’nın kurucularından, vakfımızın bir numaralı üyesi, emekli öğretmen, avukat İrfan Altınel’i kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Cenaze 12 Aralık Perşembe günü kılınacak öğlen Babaeski Cedid Ali Paşa Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından defnedilecektir. Merhuma rahmet, tüm Kepirtepe ailesine sabırlar diliyoruz.
İrfan Altınel Hakkında:
1946 yılında, Babaeski Yeniköy’de doğdu. İlkokuldan sonra Kepirtepe İlköğretmen Okulu’na geçti. 1964’te ilkokul öğretmeni oldu. 28 yıl tamamı köylerde olmak üzere görev yaptı. TÖS, TÖB-DER gibi derneklerde görev aldı. Kırklareli’de kurulan ilk Eğitim Sendikası’nın kuruluş ve yönetiminde bulundu. Köylerde KÖY-KOOP kuruluşlarına öncülük etti. Öğretmenlik görevimi yürütürken İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1990 yılında mezun oldu. 1992 yılında öğretmenlikten emekli oldu ve serbest avukat olarak çalışmaya başladı.
Vakfımızın kurucularından olan İrfan Altınel, Kepirtepeliler Günü etkinliklerinin tümüne katılan çok az kişiden biriydi. Kepirtepeliler Eğitim Vakfı kurulmadan önce, hukuki çalışmaları yapma görevini üstlendi. Vakıf kurulunca da yönetimde görev alarak 3 yıl süreyle başkan yardımcılığı görevini yürüttü. 1999 yılında Babaeski CHP İlçe Başkanlığı’na seçilince vakıftaki görevinden ayrıldı. Uzun yıllar ilçe başkanlığı görevimi sürdürdü. 2007 Genel Seçimleri sırasında CHP’den Kırklareli milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. İrfan Altınel’in adı, Babaeski’deki ana caddelerden birine verildi.
Gerek siyaset alanında, gerek yerel medyada, gerekse de sivil toplum alanında önemli ilişkileri olan Altınel, Kepirtepeliler Eğitim Vakfı’nın başarılı olması için tüm Kepirtepe toprağı çiğnemiş olanların katkı vermesi gerektiğini dile getirmişti.
“Trakya’da Gazeteci Olmak” başlıklı yazısını okumak için tıklayınız.
Vefat ve defin ile ilgili haberler için tıklayınız:
KEV tarafından yapılan sene-i devriye ilanları:
2015:
1964 mezunlarımızdan, Kepirtepeliler Eğitim Vakfı'nın kurucularından, vakfımızın bir numaralı üyesi Avukat İrfan Altınel'i, vefatının 2. yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz. Anısı bizlere ışık tutacaktır.
İrfan Altınel’in 29.03.2006 tarihinde Lüleburgaz Görünüm Gazetesi’nde yayınlanan “Kepir’in Kokusu” başlıklı yazısı
Salı günü Lüleburgaz Adliyesi’nde işim erken bitince Tuzcular Plaza’ya giderek arabamın kontrolünü yaptırdım. Usta, arabanın bozuk zeminde sürülerek test edilmesi gerektiğini söyledi. Birlikte Enstitü binalarının arasında dolaştık. Kepirtepe’yi bu konuda uygulama alanı olarak kullanıyorlarmış. Ana binanın çevresinde birkaç tur attık. Kırılmadık bir tek çerçeve, bir tek cam yok. En iğrenç pislikler, çöpler, cam kırıkları ortalıkta. Duvarlarda abuk subuk yazılar. Ustaya buranın benim okulum olduğunu, zamanında hangi işler için kullanıldığını anlatmaya çalıştım. Çevremizde yolun karşısından gelen güleç yüzlü öğrenciler umursamadan dolaşıyorlar.
Öğle arasında beklerken bütün cesaretimi toplayarak, yolun karşısına çamlık alana girdim. Kepir toprağı sünger gibi yumuşak. Bastıkça ayağımın altında esniyor. Kuru çalıların arasından yemyeşil otlar, çiçekler fışkırıyor. Ağaçlar tomurcuklanmış. Erikler bembeyaz çiçeğe bürünmüş. Çok şey yitirilmiş, değişmiş ama Kepir’in kokusu aynı koku. Su deposunun yanına geliyorum. Zekiye Nenem ile feryat figan ağlaştığımız, kaçak sigara içtiğimiz, gülüp eğlendiğimiz çamlık. Görülen manzara tam bir felaket. Biz bu cezayı hak ettik mi? diye düşündüm.
Tarım öğretmenimiz Adil Yazıcı’yı anımsadım. Adil Bey sadece öğretmen değildi. O bir bilge kişiydi. Tarihin derinliklerinden gelmiş bir feylesoftu. Bir gün Tarım dersinde çamlığa çıktık. Hepimizin toprağa bağdaş kurup oturmamızı, toprağa temas etmemizi istedi. “Siz hepiniz birer körpe fidansınız.” diye söze başladı. “Şu çalı kurumadan önce, başka çalılarla tozlaştı. Tohumunu toprağa verdi. Ondan sonra kurudu gitti. Ama o doğanın bir parçası olarak soyunu sürdürecek önlemi aldı. Bu ağaçların, çalıların, çiçeklerin hepsinin bir öyküsü var. Yaradılışının bir nedeni, bir şifresi var. Topraktan geldik, toprağa döneceğiz. Sizler de birer fidansınız. Dölleşeceksiniz, çoğalacaksınız. Soyunuzu sürdürecekleri bırakacaksınız. Doğayı korumalı, fidanlar dikmeli, yapılar yapmalı, arkanızda soyunuzun övüneceği bir şeyler bırakmalısınız. Burası bir yoz tarla iken sizden öncekilerin emeği ile alın teri ile, gözyaşı ile, belki de kanı ile oluştu. Bu binaları onlar yaptılar. Ağaçları, çiçekleri onlar diktiler. Kepirtepe böyle ortaya çıktı. Onun kıymetini bilmelisiniz.” Atatürk Orman Çiftliği’nin nasıl ortaya çıktığını da ben o gün Adil Hoca’dan öğrendim. Atatürk’e bir kez daha hayran oldum.
Çamlıkta dolaşırken dilime son günlerin gözde şarkısı takıldı;
“Gecenin en siyahında,
Umudun bittiği yerdeyim.
Çığlık atsam sessiz,
Sussam yine çaresiz,
Gölgeler içindeyim..”
Biz Kepir’in ve benzerlerinin kokusunu ciğerlerimiz yanarcasına soluyabilsek, ne umudumuz biter, ne çaresiz kalırız ve ne de gölgeler bize engel olabilir.